Artık dünyanın her noktasında, her sektörde ve her alanda elektrikli çözümler üretilmeye çalışılıyor. Yarış serileri dahi artık karbon ayak izinin düşürülmesi üzerine çalışmalar yapıyor. Hiç olmaz dediğimiz Formula 1‘de dahi yeni nesil yakıt geliştirme çalışmaları başladı. Formula E günden güne ayak izini daha da düşürüyor.
Tüm bunların yanında ülkemizde ‘güneş enerji santrali’ dışında çalışma var mı? Pek de yok. Özellikle ulaşımda e-mobilite çalışmalarına ağırlık vermemiz gerekiyor. Elektrikli araçların Türkiye’de yayılmasını istiyoruz. Peki buna Türkiye’nin elektriksel alt yapısı yeterli mi? Daha önce bununla ilgili yine buraya yazmıştım.
Bu konuda çeşitli çalışmaları olan IEEE PES Türkiye Şubesi Başkanı ve Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ozan Erdinç bu konu ile ilgili Electricity Turkey Magazine‘de bir yazı kaleme almış ve metropollerimizin trafik sorununa daha sürdürülebilir ve doğa dostu çözüm sunmuş. Buyurunuz:
” Dünya nüfusunun artması, kentleşmenin ve bununla birlikte sanayileşmenin hızla gelişmesi gün geçtikçe enerjiye olan talebi arttırırken, paralelinde sera gazı emisyonunu da yükseltmektedir. İstatistiksel verilere göre, dünya toplam enerji tüketiminin %27’sinin, sera gazı emisyonunun ise %33’ünün ulaşım sektöründe meydana geldiği görülmüştür. Bu bağlamda, ulaşım ağındaki emisyonun azaltılması açısından IEEE Güç ve Enerji Topluluğu (PES) başta olmak üzere tüm dünyada önemli çalışmalar yapılmaktadır. Fosil yakıt bazlı geleneksel taşıtların yerine, akıllı şebeke konsepti dâhilinde yeşil enerji kaynaklarıyla da şarj edilebilen, emisyonu düşük, çevre dostu ve özellikle safi bataryalı elektrikli araçların popülaritesi her geçen gün artıyor.
Elektrikli Araçların Talep Yükü için Çözüm Nedir?
Elektrikli araçların nispeten büyük kapasiteli bataryalarının şarj edilmesi için güç sistemine entegrasyonu yeni ve büyük bir talep yükünün sisteme eklenmesi anlamına gelmektedir. Bahsi geçen yük talebi kullanıcı tercihlerine oldukça büyük oranda bağlı olduğundan önemli seviyede belirsizlik içermektedir. Burada özellikle elektrikli araçların mobilitesi de belirtilen yük karakteristiğinin belirsizliğini önemli oranda arttırmaktadır. Bu bağlamda, elektrikli araçlar tabanlı talebin güç sistemi içerisinde koordine edilmesi büyük önem arz etmektedir. Koordinesiz elektrikli araç talebinin güç sistemi içerisindeki muhtelif etkilerini ele alan birçok çalışma hâlihazırda mevcuttur ve bu çalışmaların tamamında belirtildiği üzere etkin bir koordinasyon stratejisinin önemi açık bir şekilde ortaya konulmuştur.
Bu açıdan, özellikle son zamanlarda toplu elektrikli araç parklanma bölgelerinin rolü üzerine odaklanan birçok akademik ve endüstriyel çalışma mevcuttur. Burada Türkiye de dâhil olmak üzere birçok ülkede toplu taşıma (özellikle de raylı sistemler) duraklarına yakın olarak konumlandırılan büyük çaplı araç parklanma bölgeleri oluşturulması ve böylece bireysel araç kullanım miktarı azaltılarak toplu taşımanın kullanımının yaygınlaştırılması amaçlanmaktadır. Türkiye’nin en büyük nüfuslu şehri olan ve ilgili nüfusu Avrupa’da birçok ülkeden bile fazla olan İstanbul’da belirtilen konsept “park et-devam et” adıyla mevcut durumda bazı raylı sistem duraklarına entegre edilmiş durumdadır. Burada zaman içerisinde elektrikli araç şarj istasyonlarının tesis edilmesi de planlanmaktadır.

Akıllı Şehirler: Yeşil Ulaşım Zinciri
Raylı sistem örneğinde olduğu gibi elektrikli araçları park edip deniz (örneğin vapur, vb.), farklı kara (metrobüs, otobüs, paylaşımlı araba, vb.) ve hatta hava ulaşımına devam edildiği uygulamalar bir ulaşımdan diğer bir ulaşıma entegrasyon ile entegre bir ulaşım sistemi konseptini oluşturmaktadır. Söz konusu entegrasyonda elektrikli scooterlar ya da bisikletler gibi mikromobilite yöntemleri de yer alabilmektedir. Eğer A noktasından B noktasına ulaşmak isteyen bir kişinin kullandığı entegre ulaşım ağına dahil olan mikro ya da normal boyutlu kara, hava ya da deniz ulaşım çözümleri konvansiyonel yakıt tabanlı değilse de bu zincire yeşil ulaşım zinciri adı verilmektedir.
İkili Ulaşım Entegrasyonu
Bahsi geçen yeşil ulaşım zincirlerinin kurulması akıllı şehirler ile de doğrudan ilintili olan bir konudur ve AB Ufuk fonları da dâhil olmak üzere büyük fonlar tarafından kuvvetle desteklenmektedir. Kentlerdeki ulaşım zincirinde bir elektrikli ulaşım çözümünün elektrik enerjisi talebinin diğer bir ulaşım çözümünün elektriksel altyapısı ile karşılanması ise burada ulaşımın yanında elektriksel olarak da entegrasyonu beraberinde getirmektedir. Bu yeni bir konsept olarak karşımıza çıkacaktır ve bu duruma ikili ulaşım entegrasyonu (dual transportation integration) adı verilebilir. ”
Ozan Erdinç hocamızın kaleme aldığı bu makale ile Türkiye’de bu çalışmaları yapabilecek kişilerin olduğunu rahatlıkla görebiliyoruz ancak küçük adımlarla ilerleyen ‘elektrikli araçlara hazırlık’ dönemi Türkiye için bir çıkmaz olmaktan kurtulabilecek mi? Göreceğiz.
Dalga dalga gelen elektrikli araçlar karşısında hızlanmamız ve alt-yapı çalışmaları yapmamız şart aksi halde tıpkı ‘Sanayi Devrimi’ni kaçırdığımız gibi bu süreci de ıskalayacağız.