Küresel enerji sektörünün 2050'de sıfır emisyon hedefine ulaşması için köklü bir dönüşüm geçirmesine ihtiyaç duyulurken, 2030'a kadar güneş ve rüzgar enerjisinde devreye alınacak kapasitenin 2020'nin dört katı seviyesinde olması gerekiyor.
Uluslararası Enerji Ajansı'nın (IEA) "2050'de Sıfır Emisyon: Küresel Enerji Sektörü için Yol Haritası" özel raporuna göre, sıfır emisyon hedefine ulaşmak için yeni fosil yakıt projelerinin yapılmaması, enerji tedarikinin kesintisiz ve herkesin erişebileceği şekilde sürdürülmesi gerekiyor.
Öte yandan, hükümetlerin iklim değişikliğiyle mücadelede bugüne kadar açıkladığı taahhütlerini yerine getirmesi bile, enerji sektörü kaynaklı karbon emisyonlarını 2050'de sıfıra indirmek için yetersiz kalıyor.
Buna göre elektriğin yüzde 90'ının yenilenebilir kaynaklardan sağlanması, güneş enerjisinin toplam enerji tedarikinde en büyük kaynak haline gelmesi öngörülüyor.
Temiz enerji kaynaklarının payının artmasıyla elektrifikasyonun emisyonların düşürülmesinde kilit rol oynaması ve elektrikli araçların küresel otomotiv pazarında bugün yüzde 5 olan payının 2030'da yüzde 60'a yükselmesi bekleniyor.
Küresel enerji sektöründe hali hazırda yıllık 2,3 trilyon dolar seviyesinde bulunan toplam yatırımların ise sıfır emisyon hedefleriyle uyumlu bir senaryoda 2030'a kadar yaklaşık 5 trilyon dolara çıkması gerekiyor. Bu yatırımın küresel ekonomik büyümeye katkısının yıllık yüzde 0,4 olacağı hesaplanıyor.
Yatırımların 2050'ye kadar ise yıllık 4,5 trilyon dolar olacağı öngörülüyor. Bu nedenle, küresel enerji sisteminin köklü bir dönüşüm yaşaması, yatırımların büyük ölçüde artmasını ve sermayenin temiz enerji kaynaklarına yönlendirilmesini gerektiriyor.
Küresel enerji dünyasının tamamen farklı olacağı 2050'de dünya nüfusunun 2 milyar artmasına rağmen enerji talebinin bugüne göre yüzde 8 azalacağı tahmin ediliyor.
Bu dönemde hala süren fosil yakıt kullanımının düşük emisyon teknoloji seçeneklerinin az olduğu sektörlerde ve karbon yakalama teknolojileriyle devam edeceği öngörülüyor.
Sıfır emisyon hedefine ulaşmada kilit role sahip alanlardan biri olan enerji verimliliğinde 2030'a kadar yıllık yüzde 4 iyileşme sağlanması önem arz ediyor. Bu oran, son 20 yılda enerji verimliliğinde yaşanan yıllık ortalama iyileşme rakamlarının yaklaşık 3 katına karşılık geliyor.
Mevcut durumda, prototip aşamasında olan teknolojilerle 2050'de emisyonların yarısının azaltılabileceği öngörülürken, gelişmiş batarya teknolojileri, hidrojen için elektrolizörler ve ileri temiz enerji teknolojilerine hükümetlerin daha fazla destek vermesi gerekiyor.
Dünyada elektriğe erişimi olmayan yaklaşık 785 milyon, temiz yemek pişirme çözümlerine ulaşamayan 2,6 milyar insana enerji erişiminin sağlanması sıfır emisyon hedeflerine ulaşmada büyük önem taşıyor. Günlük ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk çeken bu insanlara elektrik erişiminin sağlanabilmesi için enerji sektörüne yapılan yıllık yatırımların yüzde 1'ine karşılık gelen yaklaşık 40 milyar doların bu alana aktarılması gerekiyor.
IEA Başkanı Fatih Birol, rapora ilişkin değerlendirmesinde 2050'de sıfır emisyon hedefinin zorlu ama başarılabilir olduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:
"Küresel ısınmayı 1,5 dereceyle sınırlandırmak için en iyi şansımız olan bu hedef için ihtiyaç duyulan çabaların büyüklüğü ve hızı, belki de insanlığın karşılaştığı en büyük zorluk. Hükümetlerin güçlü ve somut politikalarının yanı sıra küresel iş birliğine de ihtiyaç var. Fakat sıfır emisyon bir enerji sistemine dönüşüm ekonomiler için büyük fırsatları da beraberinde getiriyor. Bu dönüşüm adil ve tüm insanları kapsayacak şekilde gerçekleştirilmeli. Gelişmekte olan ekonomilerin de finansman ve teknolojideki ilerlemelerden aynı şekilde faydalanması gerekiyor."
Kaynaklar: Reuters.com